18 Temmuz 2014 Cuma

Uydurma din orucu bozar mı?




Ramazan’ı hoş bulmak ve hoş tutmak her insan için bir fırsattır. Fakat Ramazan’ın hoş bulduğu, hoş tuttuğu, hoşça kal demek istemeyeceği muhataplardan olmak çok zordur. Asıl mesele de budur. 
Bu bereketli günlerin içerisinde dini alanlara yönelen insanlar bir nevi vicdan tazeleme, gönül temizleme, fıtrata dönme girişiminde bulunurlar. Bu ihtiyacın karşılanmasında bir numaralı muhatap ise, kolay yolda elde edinilen din duygusunu insan vicdanına bir çırpıda aşılayan medya yayın organları eli olur. İşin ilginç yanı ise, konu her alanda özgürlük ve sınırsızlık olunca bir türlü tatmin olmayan insanoğlunun, iş dini konulara geldiğinde sanki yeryüzünde ilk kez İslam ile tanışıyormuş gibi ilk gördüğü bilgiye, dahası ilk gördüğü hocaya sarılmasıdır.
İnce ayrıntılara takılmazsak, buraya kadar gayet güzel.
İnsanoğlunun başı her sıkıştığında dönüp geleceği yer Allah’ın kapısı ise o kapıya giden her yol, o kapıyı gösteren her yön levhası mubahtır. Sahi öyle mi? Gerçekten şu bir üstteki cümleyi söyleyip kenara çekilmeyi çok isterdim. Fakat dinin insanlarını değil de insan sayısınca din gördükçe içim parçalanıyor. Allah’ın tanıtmadığı bir dini, Allah’ın tanıtmadığı bir peygamber tasavvurunu mübarek Ramazan günü insanlara narkoz gibi veren tv programlarının birçoğu tam bir safsata örneği sergilemektedir.
İnsanlar, emeksizce edineceği her türlü bilgi yığınını televizyonlardan edinirler. Din gibi önemli bir inşa sürecinin de aynı yolla edinilmesi maalesef ki insanlığa saadet değil felaket getirmektedir.
Aklını ve kalbini sağlıksız bir besinle dolduran insanlara söyleyecek hiçbir şeyimiz yok. Fakat akıl, kalp ve ruha giren besinlerin genetikleri ile oynayıp onları bir afyon gibi insanların zihinlerine bırakan din hocalarına kızgın olmamak mümkün değil. İnsanların midelerine giren her bir lokmanın sağlıklı ve helal olmasını kırk kere vurgu yapan hocalarımız, acaba aynı kaliteyi zihinlere ve ruhlara giren gıdalarda niçin göstermezler?
Ekran yüzü hocaların anlattığı din ve anlatışlarındaki samimiyet ve sevgiden şüphe duymadığımız peygamber ile Kuran’ın kendi ifadesi ile anlattığı peygamber niçin bu kadar tezattır?  Aşırı yüceltme sevdalısı hocalar, yücelttikleri değeri elbette sevmektedir. Fakat bu sevgi üretici değil tüketici bir sevgidir. İşin üzücü kısmı ise, samimi fakat samimiyeti ve iyi niyeti ile yaptığı yanlışı mazur göstermeyecek olan bir sevginin ne tür vahim sonuçlar doğuracağını farkında bile değillerdir.
Kitleler bunu ne kadar farkında bilemiyorum fakat farkında olması gerekenler, kitleleri hakikatten haberdar etmesi gerekenler, durumun vahametini ne kadar farkında asıl bunu sormak gerekiyor.
Bazen bir televizyon kanalını açıp dayanabildiğim yere kadar izleyeyim diyorum, fakat gelin görün ki iki saate yakın süren iftar ve sahur programlarının indirgendiği yer çok vahim. Orucun ruhu ile değil elbisesi ile ilgilenen programlar amacı değil aracı merkeze koyarak bir Ramazan’ı daha ‘bozar, bozmaz’ ikilemi ile götürmektedir.
Eğer insan bir ay boyunca oruç tutup da sorumluluk şuuru bir parça olsun artmıyorsa, bu takvayı yanlış yerlerde arayan insanın değil, takvayı nelerin orucu bozup, nelerin bozmayacağı ile ölçen hocaların suçudur.
Bu; peygamberin öldükten sonra cesedinin diriltilip aynen eski bedeniye aramızda dolaştığını iddia eden hocaların suçudur. Bu; Allah Resulünün neyi, hangi maksatla yaptığına değil, yapıp yapmadığına bakarak insanları taklitçi bir sünnet tasavvuruna davet eden hocaların suçudur. Bu; manayı saf dışı bırakarak Mushaf Müslümanlığına davet eden hocaların suçudur. Bu; insanları dinden uzaklaştırmayalım diye sığındıkları masumane düşüncenin, hangi korkunç sonuçlara vardığına tavukkarası gözle bakan hocaların suçudur.
Ramazanın neyine talip iseniz nasibiniz o kadardır. Ramazan’ın festivaline, gırgırına ve şamatasına talip olanlar pideyle, güllaçla ve şekerle karşılanır.
Ramazan’ın insan aklını onaran, yenileyen, arındıran ve dönüştüren tarafına talip olanlar Ramazan’ın kaliteli bir irade, sağlam bir şuur ile buluşması için ön hazırlığı yapanlardır.
Hiç kuşkusuz ki; Ramazanın varlık sebebini yeterince yüce görmeyenler, bu ayıplarını saklamak için zaten yüce olan Ramazanı rüşvetle yüceltmeye kalkarlar. Doğru anlama kaygısı güdenler ise, yanlış anlamanın konusu ve muhatabı olmaktan zaten beridirler.
Söz sonu; Rabbim aklını Kuran’a arz edenleri, peygamberin mirasından geçinenlerden ve onu müsrifçe tüketenlerden korusun!
Amin!

hatice@islamoglu.net 
Hatice İslamoğlu Erdem

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...