Sema Maraşlı - Kıskançlık da Sevdaya Dahildir Fakat… (Evlilik Okulu 24.Ders)
Kıskançlık da sevdaya dahildir; fakat çoğu zaman bir mikrop gibi yer
bitirir sevdayı. “Ben hiç kıskanç değilim.” diyen yalan söylüyordur.
Hepimizde kıskançlık vardır fakat bazı insanlar bu duygusunu terbiye
eder huya çevirmez, bazı insanlar da ise huy halini alır. Kıskançlık
kesinlikle terbiyeye ihtiyacı olan zapt edilmesi gerekli bir duygu.
Terbiyeli halinde bile kişiyi ara ara yoklar, ufak ufak rahatsız eder.
Terbiyesiz hali hiç çekilmez. Hem kendine hem etrafa zarardır.
Nişanlı bir genç kız “Ben onu çok kıskanıyorum hatta cennetteki
huriler aklıma gelince onlardan bile kıskanıyorum.” demişti. Dur daha
adam senin eline geçmemiş diğer taraftaki hurilerden kıskanman dursun.
Kıskançlık eskiden daha çok erkeklere özgü bir huydu. Günümüzde ise
kadınlar daha kıskanç. Bir evlendirme programında denk geldi; çıkan her
kadın kendini anlatırken övünür gibi bir edayla ” Çok kıskancım”
diyordu. “Yani kocayı bulursam kimseye kaptırmam.” demek istiyorlar
fakat kıskançlık çoğu zaman eşi öyle bir bunaltır ki kimsenin yoldan
çıkarmasına gerek kalmaz eş bunalır kendi gider.
İki çeşit kıskançlık vardır.
Mantıklı kıskançlık
Mantıksız kıskançlık.
Mantıklı kıskançlık: Ortada gerçekten kıskanacak bir
durum vardır, bir şeylerden huylanıyorsunuzdur tamam kıskanın. Durumu
eşinizle paylaşın, fakat söyleyiş tarzınız çok önemli. Eşinizi
ahlaksızlıkla suçlar tarzda konuşursanız hiç bir olumlu sonuç elde
edemezsiniz hatta tam aksi bir aldatma girişimi varsa eşinizi daha çok
itmiş olursunuz. Sürekli takip ederek dedektiflik yapmaya, sürekli
sorgulayarak polislik yapmaya kalkmayın. Onu çok sevdiğinizi ve durumdan
rahatsız olduğunuzu belirtin.
Bir de mantıklı kıskançlıkta ortada henüz kıskanacak bir durum yokken
tedbir olarak yapılan kıskançlık vardır. Karı-kocanın gittiği geldiği
ortamlara, görüştüğü insanlara dikkat etmesi ve eşini o insanlarla bir
araya getirmemeye çalışması gibi. Erkeğin karısının giydiği
kıyafetlerden rahatsız olması ve uyarması gibi. Zaten dinimize uygun
olarak ev ortamlarında sürekli görüşen ailelerin kadın- erkek ayrı
oturması gelebilecek tehlikeleri önler.
Mantıksız kıskançlık: Ortada şüpheli bir durum
yokken sudan sebepten bahanelerle kıskançlık yapmak. Mesela kadının
kocasına: “Sen o karşıdan gelen kadına niye baktın?” Ya da kocanın
karısına “O adam sana niye baktı?” İş yerinden gelince duş alan kocasına
“Bir halt mı yedin de yıkanıyorsun? İnternette haber sitesinden haber
okuyan kocasını kenarda çıkan reklamlardaki kadınlar yüzünden
suçlamak…gibi.
Ya da iki tarafın birbirini yakın akrabalarına olan sevgisi yüzünden
kıskanması gibi. Yalnız burada kadın-erkek kıskançlığı arasında
farklılıklar vardır.
Kadınlar kocalarının anne ve kardeşlerine olan sevgisini kıskanırlar.
“Eşim en çok beni sevsin, onlardan daha fazla sevsin.” Bu kıskançlıkta
da bir mantık yok. Anne ya da kardeş sevgisi bambaşka bir şeydir;
gönülde başka bir yerdedir eş sevgisi başka bir yerdedir. Karşılaştırma
ve kıyas yapılamaz. Erkeğin annesini çok sevmesi karısını az sevmesine
sebep olmaz. Sonuçta gönül on metre kare oda değil ki biri olunca
ötekine az yer kalsın.
Gönül geniştir; bütün sevgileri alır, bir sevgi diğerinin yerini
daraltmaz. Gönle tek sığmayacak olan iki eş sevgisidir. Muhakkak biri
diğerinden daha fazladır. Onlar birbirlerinin yerini daraltır. Bu yüzden
birbirini kıskanmaya en fazla hakkı olan iki kumadır. Onların da
birbirini kıskanıp erkeği bunaltmasının sonuçları da pek hayırlı
değildir.
Erkekler ise karısının ailesine olan sevgisini değil; düşkünlüğünü
kıskanır, kendilerini dışlanmış hissederler. Karısının sürekli ailesine
gitmesi ya da bütün akşamı kadının kocasının yanında annesi ve
kardeşleri ile telefon muhabbeti ile geçirmesi, ailesi ve kocası
arasında kaldığında onları tercih etmesi erkekte sevilmediği
ve karısının onunla kurduğu yeni aileyi gerçekte benimsemediği
düşüncesine sebep olabilir. Erkekler duygularını anlatmaktan genellikle
kaçındıkları için bu durumdan rahatsız olduğunu söylemek yerine olur
olmaz huzursuzluklar çıkarırlar. Bu da ne olduğunu anlamayan karısını
rahatsız eder ve bu yüzden araları açılabilir. Erkek bu durumdan
rahatsız oluyorsa karısını suçlamadan kendi üzüntüsünü ve rahatsız
olduğu durumu eşine izah etmelidir. Çünkü insan suçlandığında savunmaya
geçer fakat karşıdaki duygularını anlatıyorsa dinlemeye ve anlamaya daha
meyillidir.
Bir de ikinci evlilik yapanların kocalarını ilk eşinden olan
çocuklarından kıskanması var o ayrı bir mantıksızlıktır. Çocuklar
erkeğin canı, parçası. Zaten boşanmadan dolayı çocuklar üzülmüşler bir
de yeni gelen eşin çocuklarla baba arasında dikenli tel olması erkeği
çok incitir ve evlilikleri zarar görür. Kıskanç kadınlar boşanmış
çocuklu erkeklerle evlenmesinler bir zahmet. Çocuklu erkekleri kıskanç
olmayan kadınlar tercih etsin.
Karı-kocanın birbirini karşı cinslerden kıskanması normaldir. Eşi
bunaltmadan “sen benim için değerlisin” mesajı veren tatlı kıskançlıklar
rahatsızlık vermez. Yeter ki dozu iyi ayarlansın.
Eşi itham ederek, suçlayarak yapılan kıskançlıklar karı-koca
ilişkisine çok büyük zarar verir. Böyle bir durumda eş çok incinir,
kendini hakarete ve haksızlığa uğramış hisseder. Psikopat kıskançlıklar
evliliği çok yıpratır.
Mantıklı kıskançlıklarda haklı da olsanız mani olamayacağınız
durumlar varsa çok söyleyip eşi bunaltmayın. Mesela eşi lise ya da
üniversite hocası olan hanımlardan eşinin kız öğrencilerle fazla
ilgilenmelerinden dolayı duydukları rahatsızlığı dile getiren mesajlar
geliyor. Kocasının iş yerindeki hanımlarla fazla samimiyetinden rahatsız
olanlar var. Kocasının bilgisayar başından kalkmayıp kadınlarla sohbet
etmesinden rahatsız olanlar da çok fazla. Hanımlar haklı mı haklı.
Fakat haklı da olsa sürekli söylenmesinin bir faydası yoktur. Hem
kendi sinirleri bozulur hem kocası ile aralarında gerginlik oluşur.
Söylenmek yerine incindiğini, üzüldüğünü anlatması daha doğru bir
hareket olur. Kızıp surat asıp tavır yapmaktansa eşi ile arasını iyi
tutması erkeğin dışarı yönelmesine engel olacak daha doğru bir metottur.
Aklı başında bir erkek de karısının güzellikle anlattığını dinler;
kaygılarına hak verir ve davranışlarına dikkat eder. Laftan anlamayan
bir adamsa zaten yapacak bir şey yoktur. Söylenip boş yere kendi
sinirlerinizi bozmayın bari.
Kıskançlık dozunda olduğunda karı-kocanın birbirini koruma
çemberidir. Fakat ayarı kaçtığında eş kendini kafese kapatılmış gibi
hisseder ve kafesten kaçma planı yapmaya başlayabilir.
Ayrıca mantıksız kıskançlıklar yapıyorsanız ruh sağlığınız pek iyi
değil demektir. Eşinizle uğraşacağınıza kendinizle uğraşın. Öncelikle
imani konularda bolca okuyun. Özellikle tevekkül ve teslimiyet
bahislerini okuyun. Mantıksız kıskançlık kaygı bozukluğundan olur. Kaygı
da dünyayı çok önemsemekten Yaradan’a yeterince güvenmemekten
kaynaklanır. Bu yüzden elimizden gelen şeyin en doğrusunu yapıp sonucu
Rabbimize bırakmak en güzelidir. Son tahlilde Allah (c.c) dediği olur.
Acizliğimizi unutmadan yaşarsak daha güçlü mümin oluruz. Aile
bağlarımızı da Allah’ın ipi ile bağlarsak sapasağlam olur.
www.cocukaile.net
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder