Çoğumuzun, çocuklukla ilgili önemli
hatıralarında bayramlar büyük yer tutar. Bayram kimi zaman hediye, kimi
zaman harçlık bazen de kavuşmaktır. Ama illa, heyecandır bayram.
Heyecandır bir gece öncesinden uykumuzu kaçıracak kadar. Herkesi aynı
şeyin etrafında kenetlendiğini görmenin heyecanıdır belki. Bayram
süresince topluma karışır, sevmeyi sevilmeyi yeniden yaşarız. Bayramlar
yoluyla toplumsal birlikteliği, dayanışmayı, kaynaşmayı, kişisel
fedakarlığı ve daha nice şeyleri öğreniriz. Bu nedenle bayramları
yaşamak, dahası bayramları çocuklarımıza yaşatmak hepimizin görevidir.
Çünkü bayram deyince çoğumuzun aklına, bayramlıklarını giymiş, güzelce
süslenmiş gülümseyen çocuklar gelir. Pedagoji Derneği olarak bayramın,
dahası kurban bayramının çocuklarımıza bakan yönlerini sizlere aktaralım
istedik.
ÇOCUKLARA BAYRAMI NASIL YAŞATALIM?
Şüphesiz, yetişkinler olarak ilk
yapmamız gereken çocukların bayramı doya doya yaşamalarını sağlamaktır.
Bu amaçla, içinde bayram geçen hikâyeleri ve şarkıları araştırıp bayram
süresince çocuklarımızla paylaşmak onlardaki bayram bilincini
geliştirecektir mesela. Çocuklarınızla birlikte söyleyeceğiniz bir
bayram şarkısı bayramı onların hatırlarında daha iyi yer etmesini
sağlayabilir. Aynı şekilde akrabalarımızı ziyaret ederken, her
ziyarette bayramda ziyaret yapmanın önemi üzerine vurgu yapabiliriz. Bu
bayramda ziyaret edeceklerimiz sadece kendi arkadaşlarımız değil,
çocuklarımızın da arkadaşları olabilir pekâlâ. Çünkü bayramda
arkadaşlarını görmek, onlara hediye götürmek onların da en doğal
hakkıdır.
Yedi yaş üstü çocuklarımızla bayramda
kabristanları ziyaret edip, büyüklerimizi anmak ne de anlamlı olur. Bu
ziyarette çocuklarımızdan gelecek “İnsanları neden toprağa gömdüler,
orada ne yiyecekler?” gibi sorulara hazırlıklı olmamız gerektiğini
sanırım hepimiz biliyoruz. Bayram öncesinde, çocuklarımızla birlikte
küçük hediyeler alıp, bu hediyeleri diğer çocuklara dağıtmak, bayramın
paylaşmak olduğunu onlara öğretir. ‘Bayramlık’, çocuklara bayramı
hatırlatan, onların hatıralarında güzel izler bırakan bir uygulamadır.
Elimizden geldiği kadarıyla çocuklarımıza bayramlık elbiseler almak,
onları ilk olarak bayram sabahı giydirmek, bayramın ayrı bir güzelliği
olarak çocuklarımızın anısında yer edecektir. Bu bayramda kurbanlıkların
satıldığı yerleri çocuklarımızla birlikte ziyaret etmek, yine bayrama
dair tatlı bir anı olacaktır.
ÇOCUKLARIMIZA BAYRAMI NASIL ANLATALIM?
Kurban bayramında çocuklarımıza bayramı
anlatırken, kurbanlıkların kesimi üzerinde değil kurbanın sosyal boyutu
üzerinde durmak daha faydalıdır. İnsanların bayramda yardımlaştığını,
akrabalarını ziyaret ettiğini, fakirlere et ve para yardımında
bulunduklarını anlatmak daha doğrudur. Et yiyemeyen çocukların, kurban
bayramında et yiyebildikleri, mutlu olduklarını anlatabiliriz
çocuklarımıza. En güzeli de kesebildiğimiz kurban eti ya da hediyelerle
ile birlikte bir fakirin kapısını birlikte gitmektir.
İbrahim Peygamber ile oğlu İsmail’in
kıssasını anlatacaksak çocuklarımıza, vurguyu bıçağa, kesmeye değil de
İsmail Peygamber’in teslimiyetine ve babasının sözünü yerine getirmesine
yapmak daha doğru olur. Bu kıssanın özellikle 7 yaş ve üstü çocuklara
anlatılması bizce daha yerinde bir davranıştır. İsmail Peygamber’in
kesilmek için değil, hediye edilmek için götürüldüğünü söylemek
çocuklarımızın ruhu için daha uygundur. Kastımız, 12 yaş altı çocuklara
alınan kurbanlığın kesildiğini, öldürüldüğünü söylemek yerine Allah’a
hediye edildiğini söylemek gerektiğidir. Bu yaş çocukları için ‘kurban
etmek’ kelimesini ‘hediye etmek’ olarak açıklayabiliriz. 12 yaş öncesi
çocuklara “Bu ineği kestiniz mi?” diye sorduklarında “Allah’a hediye
ettik” şeklinde cevap verebiliriz.
Dünyadaki tüm canlıların birbirine
yardım ettiğinden bahsetmek, bitkilerin ve hayvanların bizlere besin
olduğuna, biz onları yediğimizde mutlu olduklarına değinmek yerinde
olur. Bu çerçevede kurban edilen hayvanları, insanların yiyip
güçlendiğine; hayvanların bizim güçlenmemize yardımcı oldukları için çok
sevindiklerine değinebiliriz.
ÇOCUKLAR KURBAN KESİMİNİ İZLEMELİ Mİ?
Çocukların kurban kesimini görmesi
kültürlere ve bölgelere göre farklı değerlendirilebilir. Köy ortamında
yaşayan çocuklar, zamanla alıştıkları kesim işlemini yadırgamayabilir.
Çünkü bu ortamda, ölü hayvan, kan görmek hayatın bir parçası gibidir.
Özellikle hayvancılıkla uğraşan bölgelerde çocuklar defalarca
hayvanların kesim işlemine şahit olur. Bu onlar için hayatın içinden ve
alışılmış bir olay olarak algılanabilir. Ancak büyük şehirlerde
hayvanları sadece et olarak önünde gören, kendi kanını bile pek az
görmüş çocuklar için kurban kesimini görmek oldukça olumsuz sonuçlar
doğurabilir.
Günümüz şartlarına göre genel bir
değerlendirme yapacak olursak, 7 yaş altı çocukların kurban kesimine
uzaktan bile şahit olması sakıncalıdır. Yani7 yaş altı çocuklar kurban
kesim işlemini görmemelidir. 7-12 yaş arası çocuklar, ısrarcı
olduklarında kurban kesimini ancak uzaktan izleyebilirler. Ancak bu
izlemede çocuklar, bıçak, kan, hayvanın çıkarmış olduğu hırıltı gibi
olumsuz görüntülere şahit olmamalıdır. Ergenlik dönemine girmiş, 12 yaş
üstü çocuklar ise kurban kesimini izleyebilirler. Kızların ve erkeklerin
kurban kesiminden etkilenmeleri farklı olabilir. 12 yaş üstü bile olsa
kız çocuklarının hassas durumlarını göz önüne alarak değerlendirme
yapmak daha doğru olur.
Çocuklar kurbanlıkları severler, onlarla
duygusal bağlar kurabilirler. Kurban kesildikten sonra, “Bak bu senin
beslediğin koyunun eti, hadi ye.” demek çocuk için yıkıcı olabilir. Yine
kurbanın kanını alıp çocukların alnına sürmek, çocuk ruhunda olumsuz
derin izler bırakabilir.
Çocukları mutlu ettiğimiz, onların ruhlarını incinmekten koruduğumuz nice bayramlara. Bayramınız kutlu olsun…
Pedagoji Derneği
http://pedagojidernegi.com/2011/11/05/kurban-ve-cocuk/